All posts filed under: öğren

Dedemden Öğrendiklerim

Bir cuma akşamıydı. Dokuz, belki on yaşındaydım. Mami ile sen Şabat yemeği için evimize gelmiş salonda sohbet ediyordunuz. Islak saçla salona girdiğimi görünce annem “hemen saçını kurut öyle gel,” demişti. İsteksizce odama geri dönmeye hazırlanırken “ben kurutayım saçlarını, ” dedin. Suratında çocuksu bir heyecan vardı. Seninle baş başa geçirdiğimiz ilk anlardan bu sahne kaldı aklımda. Sanki büyük bir kadın olmuş kuaföre gelmişim gibi aynanın karşısına oturttun beni. Yavaş yavaş saçlarımı kurutmaya başladın. Ama benim hemencecik canım sıkılmış, içim kıpır kıpırdı. Yerimde durmak zor geliyordu. “Yeter kurudu neredeyse, hadi gidelim,” dedim. Ama sen saçımın her telini kurutmadan beni bırakmayacaktın. Bunu anlayınca sandalyeye biraz daha yayıldım. Aynadan senin ne büyük zevkle bana hizmet ettiğini gördükçe sabırsızlığım eriyordu. Ben de senin gibi o anı yaşamayı öğreniyordum. Saçlarımın arasından geçirdiğin sıcak ellerin boynumda yumuşak bir esinti gibi. İşte senden öğrendiğim sayısız derslerden birini farkında olmasam da o gün öğrendim: Yaptığın ne olursa olsun tam yap, bütün kalbinle yap ve de en önemlisi zevkle yap. Ben büyüdükçe buluşmalarımız, sohbetlerimiz de büyüdü. Ben daha küçücükken bana “en büyük torunum” diye hitab …

Meksika’nın Latuvi Köyünde Kem Gözlerden Korunurken

  Hiç bir zaman tütsü yakıp evin kuytu köşelerinden öcü bücü kovalayan bir tip olmadım. Ama başka kültürlere olan ilgimden olsa gerek değişik toplulukların batıl inançlarını incelemeyi, ritüellerine katılmayı severim. Hatta gaza gelip üflenip püflendiğim bile olmuştur. Zaten Türkiye’de büyüyüp de nazara biraz da olsa inanmamak zor olsa gerek. Latin Amerika seyahatine çıkmadan önce ailece karşımıza sayısız aksilik çıkmıştı ve ben çantam hazır olmasına rağmen bir türlü bilet alıp gidemiyordum—annemde bir türlü geçmeyen bir bel ağrısı, dedemde iyileşmeyen akciğer iltihabı, bende ise hala sızlayan aşk acısı. “Kurşun mu döktürsek?” diye yarı şaka söylenirken Anne-kız kendimizi ona buna telefon açıp kurşuncu arar bulduk. Ama bulduğumuz hanım kişi başına 100 lira isteyince cimriliğimiz tuttu, nazar kendi kendine düşüversin dedik. Çok geçmeden Kolombiya için Paris aktarmalı biletimi almayı başardım. Ama gözler bedava düşmüyormuş meğer… Charles de Gaulle havalimanında kapıları kapanmış uçağıma dışarıdan baka kalınca üzerimdeki nazarın ne kadar inatçı olduğunu anlamıştım. Hayatım boyunca her görüşmeye erken gelen biri olarak bir ilki yaratıp havaalanına iki saat önce gelmeme rağmen yanlış terminalde beklediğim için uçağımı kaçırmıştım. Bir sonraki Paris – …